Salı, Aralık 22, 2009

Ben bir faşistim

Aşağıdaki yazı eposta dolaşımları ile bana ulaştı.Yazan kişiyi tanımıyorum ama epostada dolaştığına göre yazısını yayınlamama da kızmaz sanırım.
Bir İzmirli olarak İzmir'de yaşamayı tercih etmiş, kendini İzmirli görebilmiş birçok insanın aşağıdaki yazıyı yazan Ayşe hanıma katıldığını düşünüyorum.


Ben bir faşistim...

30 yıldır İzmirliyim. 30 yıldır Karşıyakalı'yım. Ama aslen Tatarım. Hem de Kırım Tatarı... Hani şu 1944'te topraklarından topyekûn sürgün edilenlerden... Büyüklerimin yıllarca burnunun ucu titredi, "memleket" dendiğinde. O nedenle bilirim toprak denilen şeyin köklerinin yüreklerde yattığını...

Hayatımı paylaştığım, sevdiğim adam bir Karadenizli... Anneden ve babadan. Tam bir Laz sizin anlayacağınız... En yakın arkadaşım Çerkez... Alt komşumuz Kürt... İki kat üstte, çok sevdiğim bir Ermeni oturuyor. Çocukluk arkadaşım Rum... Evin dördüncü kızı İpek, Yugoslav göçmeni...

Ve biz hepimiz İzmirliyiz... Ve ben bir faşistim.

Büyük ve renkli kocaman bir mozaik tabloyuz. İçimizden birimizin renkleri çıkarılsa o tablodan, genel görüntümüz bozulur, sessiz ve kör kalırız.

Yaklaşık bir haftadır son olaylardan sonra İzmir'e İzmirli'ye yapılan saldırıları okuyorum, dinliyorum... Kızıyor muyum? Hayır...

Eleştiriyi yapanlar ne bu şehirden, ne de bu şehrin insanlarından haberdar... Ellerinde bir takım veriler, arada bir gelip kıyıdan kıyıdan izledikleri bizleri yazıyorlar. Yazmıyorlar aslında, ağır ve haksız bir eleştiri yağmuruna tutuyorlar. Ve hatta, tabir uygunsa, adeta "kin kusuyorlar". İşte ben de bu noktadan hareketle kızmıyorum onlara. Öylesine zavallılar ki, yazıları ile faşizanlık yaptıklarının bile farkında değiller.

Kardeşim; öncelikle şunun altını çizelim. O gün bu şehrin sokaklarında olanlar bir sosyal patlamadır. Bunun tek sorumlusu da hükümettir. Üç beş oy kaygısıyla tamamen bir kılıf düzeneği ile sundukları o sözde "demokrasi açılımını" bu şehrin insanları yutmamıştır.

İzmirli yüzyıllardır, farklı etnik kimlikleri bağrına basmış, usul usul onları birbiri ile kaynaştırıp, bir arada yaşatmış bir topluluktur. Ama kimse kusura bakmasın bu şehrin denizinin dayandığı sırtında koca bir şehitlik yatmaktadır.

Vapurla bir yakadan öteki yakaya geçerken orada yatan genç bedenlerin ruhları sarar bu şehri. Acısı büyük anaların, gözyaşlarını içine akıtan şehit babalarının memleketidir İzmir. Yıllardır, köşedeki camiden kaç şehit cenazesini kaldırdığımızı kimse saymaya cesaret edemez.

O nedenle elin teröristini davul ve zurnayla karşılayıp, neredeyse kahraman ilan edeceklere elbette tepki gösterecektir. Kaldı ki; İzmirliye "faşist" diyen zihniyet önce PKK'ya "terör örgütü" , üyesine de "terörist" demeyi öğrenecektir.

Gelişmedik biz kardeşim... Memnunuz bu halimizden. Tembellik hakkımızı kullanıyoruz. Hayatı denizin kenarında güneşi batırıp, doğurarak yaşamayı tercih ediyoruz. Şehrimizi seviyoruz. Ünlü olup, çok para kazanmak gibi bir hırsımız yok bizim. Birilerinin uşağı olacağımıza kendi çapımızda kendimizin efendisi oluyoruz. O nedenle kalıyoruz bu şehirde... İzmir'i biz bu şekilde seviyoruz.

Ha bu arada; bu ülkenin en yüksek vergilerini ödeyen şehirlerden biri İzmir'dir. O vergilerden en az yararlanan şehir olsak da gıkımız çıkmaz, devlete borcumuzu öderiz paşa paşa... Bu nedenle faşist olabilirim.

Mustafa Kemal Atatürk çok önemlidir bizim için. Bu ülke de öyle... O nedenle de faşist olabiliriz.

Cumhuriyet Mitinglerine de gururla katıldık. Bak bu da faşistlik...

Bizim gibi düşünmeyeni, bizden olmayanı sevmeme gibi bir durumumuz hiç olmadı. Çünkü biz hepimiz birbirimizden çok farklıyız. Ama etnik kökenlerimizi it dalaşı gibi ortaya koymayız. Biz İzmirli'yiz. Severiz bu şehri... Değerlerimize sahip çıkarız. Asfalyalarımız atınca biraz hırçınlık yapabiliriz.

Ayşe Başak Kaban

Hiç yorum yok: