Salı, Kasım 01, 2005

Kör kuyulara atsalar da!


Günlerden bir gün, köylerden birinde, adamın birinin eşeği,kuyunun birine düşmüş. Niye düşer, nasıl düşer sormayın.Eşek bu. Düşmüş işte.Belki kör bir kuyuydu, ağzı tahtayla kapatılmıştı belki, üzerine de toprakdökülmüştü.Zamanla tahta çürüdü, zayıfladı, toprakta biten otları yemek isteyeneşeğin ağırlığını çekemedi ve güm.Hayvancık saatlerce acı içinde kıvrandı, bağırdı kendi dilinde.Sesini duyan sahibi gelip baktı ki vaziyet kötü.Zavallı eşeği kuyunun dibinde melul mahzun bakınıyor.Üstelik yaralanmış.Karşılaştığı bu durumda kendini eşeği kadar zavallı hisseden adamcağızköylüleri yardıma çağırdı.Ne yapsak, ne etsek, nasıl çıkarsak soruları havada kaldı.Sonunda karar verildi ki kurtarmak için çalışmaya değmez.Tek çare, kuyuyu toprakla örtmek.Ellerine aldıkları küreklerle etraftan kuyunun içine toprak attılar.Zavallı hayvan, üzerine gelen toprakları, her seferinde silkinerek dibedöktü.Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her an biraz daha yükseldi vesonunda yukarıya kadar çıkmış oldu.Köylüler ağzı açık bakakaldı.
* * *Hayat, bazen bizim de üzerimize abanır.(Ne bazeni, çoğu zaman.)Toz toprakla örtmeye çalışanlar çok olur.Bunlarla başetmenin tek yolu, yakınıp sızlanmak değil, düşünüpsilkinmek ve kurtulmak, aydınlığa adım atmaktır.Kör kuyuda olsak bile!
(Anonim)

Hiç yorum yok: