Perşembe, Ağustos 18, 2005

İngiltürkçe ya da dilini kaybetmek

Bilmiyorum, çok tekrarlayarak sizi sıkıyor muyum. Ama benim için bu o kadar önemli ki... Kimisi, bir milletin namusunun iki bacağının arasında olduğununa inanır. Bunun için cinayet bile işler. Ben, bir milletin namusunun DİLİ olduğuna inanırım, bunun kavgasını ederim.
Geçen hafta, medyadan alıntı yaparken saklamışım.

Birinci kesik Hıncal Uluç’tandı:
“... bu ülkede rockerlar var. Rock delileri. Başlarında da Haşmet. Bir ara ihanet eder gibi olup clubberlığa sapmıştı da, çabuk dönmüştü” diyordu Hıncal Abi.
“RockerLAR, clubberLIĞA diye yazan Hıncal Uluç’sa, Türk dilinden ümidi kesmenin zamanı geldi demektir...” diyecektim. (Sabah, 7 ağustos)
Ama bir de baktım ki, aynı gün, kendi Genel Yayın Yönetmenim köşesinde defalarca ‘Gay’ler’ diye yazmış... (Ama hiç olmazsa bir apostrofla ayırmış...) (E.Özkök, Hürriyet, 7 ağustos)
Bir iki gün sonra, bu kez, gazetelerde ve televizyonlarda bir reklam dikkatimi çekti.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ BAŞBAKANLIK’a bağlı bir devlet kuruluşu olan Toplu Konut İdaresi’nin (TKİ) verdiği sayfa sayfa, ekran ekran bir ilan. (Hürriyet, 13 ağustos)
TKİ İstanbul’da büyük bir site inşa ediyormuş.
Adı... UPHILL COURT!
Kanepeden fırlayıp, “Babanız da UpHill Court Mahallesinde otururdu sanki, soysuz herifler!” diye bağırarak televizyonu kapatınca kızım çok yadırgadı.
Suçsa eğer, suç işliyorum.
Böyle bir siteye İngilizce bir isim koymak...
Bir insan, bir toplum, bir millet ANADİLİNE nasıl bu kadar ihanet eder? Nasıl böyle marifet yapar gibi ırzına geçer?

Bunun adı SOYSUZLUKTUR!

*
Aynı gün TV5’te bir program seyrediyorum. Niye takıldıysam artık. Fransız şarkıcı Carlos, Kara Afrika ülkelerinden Kamerun’a gitmiş, burada bir yerel kralın elinden (çok sevimli bir törenle) ‘Eşraf Beratı’ alıyor...
Kamerunlu (yerel) kral Carlos’la (ülkenin resmi dili olan) Fransızca konuşuyor tabii haliyle.
Sonra köyün çocuk korosu Kamerun Milli Marşı’nı söylüyorlar... baştan sona Fransızca olarak! (İlk notaları da fena halde Marseillaise’i çağrıştırıyor...)
O Cameroun berceau de nos ancêtres;
Va debout et jaloux de ta liberté
Comme un soleil ton drapeau fier doit être
Un symbole ardent de foi et d'unité.

Ey Kamerun, atalarımızın beşiği
Yürü, dimdik ve bağımsızlığına bağlı
Güneş gibi bayrağın
İnancın ve birliğin sembolü olsun

Eski bir Fransız sömürgesi olan Kamerun’un resmî ve tek ortak dili, artık Fransızca.
Zaten kağıt üzerinde bağımsız da olsalar, hâlâ, eski ‘efendilerinin’ kucağında oturuyorlar...
*
Babam anlatır, Kabataş’ın efsanevi tarih hocası (ve Berke Vardar’ın babası) Galip Hoca’dan dinlediği dramatik bir hikayedir.
Mütareke yılları, düşman işgali şehre bir kabus gibi çökmüş, İstanbul’da yaşayan azınlıklar (Rumlar, Ermeniler) İngilizler’e, Fransızlar’a güvenerek iyice şımarmış...
Genç Galip, Yeniçarşı Caddesi’nden (GS Lisesi’ne paralel caddedir) yürüyek Tophane’ye inmektedir. Bir ara, bir dükkanın önüne oturmuş bıçkın delikanlılardan biri, bir Rum, yerinden az doğrulur, elindeki sopayla Galip’in başındaki fesi şöyle bir dürter.
Fes yere düşüp yuvarlanır, bıçkın delikanlılar aralarında Rumca konuşup kahkahalarla gülerler...
Galip Hoca ‘Başka fesim yoktu, yenisine param da yoktu’ diye anlatmış. ‘Ama eğilip yerden almak ağırıma gitti. Arkamdan gülerlerken, hiçbir şey olmamış gibi yoluma devam ettim. Ama hırsımdan ta Tophane’ye kadar ağladım...’
Dinlerken her seferinde boğazım düğümlenir, ‘Allahım insana vatanında düşman işgali gösterme!’ diye dua ederim.
Beyhude midir bu duam?
Geldikleri gibi (ittirip) gittiler de... Gerçekten gittiler mi, yoksa toplarıyla, tanklarıyla yapamadıklarını bugün DİLLERİYLE başardılar mı?

Emperyalizm (bugünkü, Amerikan emperyalizmidir) sadece bize kendi dilini (İngilizce’yi) zorla kabul ettirmekle kalmıyor, bizim dilimizi, ana dilimizi ‘İngilizceleştiriyor’, İngilizce kalıplarla konuşmaya (Onun için ‘İngiltürkçe’ diyorum ya) zorluyor, dolayısıyla İngilizce kalıplarla düşünmeye...
Kafamızı İngilizce’ye formatlıyor. Ağır ağır ONLARIN kalıplarıyla, ONLAR GİBİ düşünmeye başlıyoruz.

Ve savaş meydanında kazandığımızı, kültür meydanında kaybediyoruz.
Kaynak: Serdar Devrim (Hürriyet-17/08/2005)

1 yorum:

Adsız dedi ki...

valla babacığım çok haklısın. bak bu konuda ben dahil savaş veren birçok kişi var. Sayımızda oldukça fazla. Gün geçtikçe de sayımız artıyor. bilmiyorum haberin var mı? eğer yoksa bu sayfaları ziyaret et. Moralin bir nebze de olsa düzelecektir.
www.sinanoglu.net
www.dilimiz.com
www.buyukuyanis.org