Pazar, Temmuz 10, 2005

Tatil izlenimleri - I


Hani hepimizin Tanıdığı Evliya ÇELEBİ var ya; onun nasıl biri olduğunu daha iyi tahmin ediyorum şimdi. Tarihimizin bu en meşhur gezgini göbeksiz, dingin fikirli, hırslarından arınmış biri olsa gerek.
Bu hafta acil tarafından izine çıktım. Niye acil diye sormayın! Gidesim vardı, gezesim vardı… Tavsiye: Gidesiniz olunca gidin!
Plansızlık üzerine kurulmuş bir tatil düşünüyordum. Bu tip tatillere genelde yalnız çıkarım. Bu sefer beni yalnız bırakmayacak çok kişi vardı çevremde birinin olması şart gibi gözüküyordu. Madem öyle, az gördüğüm sevdiğim bir arkadaşımdan yardım isteyeyim dedim.Hem bu kez yalnız olmamak daha iyi olabilirdi gerçekten.
Tek bir telefona kayıtsız şartsız işini gücünü, hatta sevgilisini bırakıp gelebilecek arkadaş sayısı çok değildir. İşte böyle bir arkadaşım Serhat T. İstanbul’dan koştu geldi sağ olsun.
Her şeye rağmen onun zamanı kısıtlıydı. İzmir’e Pazar sabahı ulaşır ulaşmaz çıktık yola ya da düştük yollara demek daha doğru olur.
İzmir den başlayan yolculuğun ilk durağı Çine’ydi. Çine’de yol üstü çorbacılarından birine girdik işkembe ve mercimek çorbası vardı. Çorbalarımızı içtik(4ytl) ve hemen yola devam ettik.
Çine’den sonra Yatağan ‘ı teğet geçip Muğla’da anılara bir yarım saat harcadık. Sonra sakar geçidinden aşağı sallanıp Gökova’ya uğramamak olmazdı. Nitekim uğradık. Gökova’nın ormanlarını göremeyenler mutlaka görsün. O evlerin güzelliği her birinin bahçelerinden sokaklara taşan eflatun, yeşil mavi renkli çiçekler görülmeye değer. Denizine ulaştığımızda içimiz gidiyor atlamak için fakat atlamıyoruz. Gökova’nın çok temiz ve şeffaf bir denizi var kayalıkların altında denize karışan dağ suyu gözle görülebiliyor. Bu karışım denizde bölgesel soğukluklara sebep oluyor. Gökova’daki kısa moladan sonra yola devam ediyoruz…

Hiç yorum yok: